Sıkça Sorulanlar

01Diş Taşlarını Temizletmek Zararlı mı?
Tabiki zararlı değildir. Hatta bu işlemi temel alan anabilim dalı dahi vardır. Diş taşları bütün dişeti hastalıklarının etken faktörüdür. Nihai itibarı ile ağızdan bilinçli ve ehil ellerce uzaklaştırılması gerekir. Ancak ''nasılsa diş hekimim temizler'' mantığı ile ağız hijyen uygulamalarından uzak durmak her işlemden sonra diştaşı birikimine çanak tutar. Önemli olan diş taşlarını temizletmek değil, dişleri temiz tutmaktır. Çünkü diş taşı temizliği kozmetik bir iş değil, bir tedavi biçimidir.
02Hangi Diş Macununu Kullanmalıyım?
Diş macunu konusunda bir hekimin herhangi bir markaya angajmanı etik olmayacaktır. Zaten önemli olanda hangi macunla temizlik yaptığınız değil, mekanik temizlik prosedürlerini ne ölçüde yerine getirdiğinizdir. Hekimiminizin size marka önermemesi size bir şey kaybettirmeyecektir. Bilinen herhangi bir macun işinizi görecektir. Zira su ile yapılan fırçalamalar bile önemli ölçüde yeterlilik gösterebilir.
03Diş Beyazlatmak Zararlı mıdır?
Eğer bu işlem diş hekiminizin kontrolünde gerçekleşiyorsa, diş sağlığını olumsuz etkilenmeyecektir. İşini bilen bir diş hekimi, yapması gereken işlemler sırasında prosedüre uygun şekilde hareket edecek ve dişe zarar vermeden işlemi tamamlayacaktır. Diş beyazlatılması ile dişlerde kalıcı hasarın oluşması söz konusu dahi değildir.
04Beyaz Dolgu mu Daha İyidir? Siyah Dolgu mu?
Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka dişlerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön dişlerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; dişin pulpasına zarar vermemesini göz önüne alırlar. Siyah renkli amalgam dolguların sızdırmazlığı, çiğneme basıncına dayanıklılığı, uzun ömürlü oluşu avantajlardır. Dezavantajları ise estetik açıdan olumsuz rengi, kimyasal sertleşmesi ve nadir de olsa içeriğindeki cıvaya olan alerjidir. Beyaz renkli kompozit dolguların avantajları estetik başarı, fark edilmemesi ve ışınla sertleşmesi (sertleşmesi kısa zaman alır 2 saat gibi bekleme süresi gerekmez). Dezavantajları ise sızdırmazlığı amalgam kadar başarılı değildir,ömrü daha kısadır ve daha pahalıdır.Estetik kaygı çok önemli olmadıkça dolgu seçiminin tercihi diş hekimine bırakılmalıdır.
05Diş İpi Kullanmalı Mıyım?

Tabiki evet. Diş ipi bize en çok yardımcı oral hijyen araçlarındandır. Diş fırçası ile ulaşamayacağımız diş arası bölgeleri, çürüksel veya diş eti ile alakalı tüm hastalıkların genellikle başlangıç yeridir. Bilhassa çapraşık dişlerde durum daha da önem kazanır. Bu yüzden diş fırçalamaya ek olarak günde bir kere diş ipi kullanmakta fayda vardır. Not: Lütfen hangi diş ipinin size uygun olduğunu ve diş ipinin nasıl kullanılacağınızı hekiminize danışınız.

06Dişeti Hastalıklarını Nasıl Fark Edebilirim?

Dişeti hastalıkları, kısaca dişi çevreleyen dokuların iltihabı olarak kabul edilir. Genellikle ağrı vermezler. Bu da; kişinin dişeti hastalığının farkına geç varmasına sebebiyet verir. Bu yüzden bu hastalığa sinsi bir hastalık dersek yerinde olur. Sağlıklı dişeti gül kurusu pembe renkte, diş üzerine sıkı sıkıya yapışık ve bıçak sırtı gibi keskin sonlanan, kanamasız ve şişkin olmayan yapıdadır. Sağlığın bozulması ile öncelikle renk kırmızımsılaşır, diş eti hafif şişkinleşir ve diş üzerindeki sıkı sıkıya tutunma özelliğini yavaş yavaş kaybeder. Diş üzerindeki tutunma bölgeleri bıçak sırtı formundan uzaklaşır. Ağız kokusu oluşmaya başlar ama herşeyden önemlisi fırçalarken ve /veya tükürürken yada sert bir gıda ıssırırken kanama baş gösterir. O vakit hastanın yapması gereken, derhal bir diş hekimi yada bir dişeti uzmanı ile kontakt kurmaktır. Aksi takdirde geri dönüşümsüz sonuçlar oluşabilir ve bu durum hastayı ve hekime güç durumda bırakır. Unutulmamalıdır ki dişi ağızda tutan, onu çevreleyen destek dokulardır. Destek dokuların kaybı dişin kaybı demek olacaktır.

07Dişetlerim Sıkça Kanıyor, Sebebi Nedir?

Diş eti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi dişeti kanamasıdır. Dişetlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Sağlıklı dişeti gülkurusu açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak - pütürlü bir görünümü vardır. Dişeti hastalığının temel nedeni bakteri plağı denen dişe sıkıca tutunmuş, yapışkan saydam bir tabakadır. Tırnağınızla dişinizin üzerini kazıyarak plağı fark edebilirsiniz. Bakteri plağı kaldırılmazsa sertleşir ve diş taşı ya da tartar olarak isimlendirilen birikintiler oluşur. Plaktaki bakteriler tarafından üretilen toksinler (zararlı maddeler) dişetlerine zarar verir. Toksinler dişetlerinin etrafındaki destek dokularını yıkar, dişlerden uzaklaşır, oluşan periodontal ceplerde daha fazla bakteri plağı birikir. Periodontal hastalık geliştikçe cepler daha da derinleşir. Bakteri plağı dişlerin açığa çıkmış kök yüzeylerine yapışır. Dişlerin kemik desteği yok olur ve tedavi edilmeyen dişler sallanmaya başlar ve sonunda çekilmek zorunda kalırlar.

08Ağız Kokusunun Nedenleri Nelerdir?

Ağız kokusunun sebebi ölü bakterilerin atık maddesi olan ve volatile sülfür adı verilen bir gazdır. Nefeste oluşan kötü koku büyük oranda ağız içi kaynaklıdır. Ağız içi bir enfeksiyon, ilerlemiş bir dişeti hastalığı ya da sadece ağız içinde birkaç saatten fazla kalmış gıda artıklarına yerleşen bakteriler kokuya sebep olurlar. Kokuya sebep olan diğer sistemik problemler ise: Tonsilit, akciğer iltihabı, sinüzit, şeker hastalığı (aseton kokusu), mide bağırsak hastalıkları, böbrek yetmezliği (balıksı koku), karaciğer ve metabolizma bozukluklarıdır. Ağız kokusunun öncelikle sebebi teşhis edilmeli ve buna göre tedavisi yapılmalıdır. Ağız içi kaynaklı kokularda yapılması gerekenler ise Tüm çürükler tedavi edilir. Diş eti hastalığı tedavi edilir. Cepler ve diş taşları elimine edilir. Gömülü ve yarı gömülü 20 yaş dişleri çekilir.

0920 Yaş Dişlerimi Aldırmak Zorunda Mıyım?

20 yaş dişleri, bulunduğu konum itibarı ile çürümeye yatkın, çoğu zaman fonksiyon dışında kalan ağzın en arkalarındaki dişlerdir. 'Mutlak suretle alınacaktır' diye bir kural olmadığı gibi %70 oranında problem yaratmaktalardır. Örneğin, ağızda yer bulamadığı için çıkamaması istemediğimiz bir hadisedir çünkü böyle bir durumda bulunduğu yerde fokal enfeksiyon kaynağı şeklinde davranması kuvvetle muhtemeldir.Bunun yanısıra ağız açma kapamada güçlük ve yandaki dişleri çapraşıklaştırmaya yönelik kuvvet uygulaması söz konusu olabilir. Bu yüzden bu konuyla ilgili hekim kontrolü şarttır.

10Dişlerim Ağrıyınca Hangi Antibiyotiği Kullanmalıyım?

Dişiniz her ağrıdığında antibiyotik kullanmanız doğru değildir. Biz diş hekimleri, hastada akut enfeksiyon durumu olmadığı sürece antibiyotik önermeyiz. Eğer dişiniz ağrıyorsa antibiyotik kullanımı yerine parasetamol gibi ağrı kesici ilaçları kullanıp, ağrı kaynağını saptamak ve tedavi etmek için en kısa sürede diş hekimine başvurmanız en doğru çözüm olacaktır. Unutmayınız ki, diş ağrıları için ağzınızı alkol, rakı ve kolonya gibi sıvılarla çalkalamak, bölgeye aspirin tablet koymak veya hidrolik yağı gibi uygunsuz ve alakasız kimyasallar uygulamak tamamen yanlış ve sakıncalıdır.

11İmplant Yaparken Çok Ağrı Oluyormuş. Doğru Mudur?

Öncelikle bilinmesi gerekir ki, diş hekimliğinde ağrılı bir tedavi artık yoktur. Her müdahalenin öncesinde yapılacak olan uygun anestezi ile uygulama bölgesinin sinir blokajı gerektiği şekilde yapılır. Hasta, uygun anestezinin yöntemlerinin uygulanması durumunda operasyon sırasında herhangi bir ağrı hissetmez. Bu hususta hekimin konuya hakim olması gerek şarttır. Hekimin, yapılan spesifik müdahale konusunda ehliyetli olması tercih sebebi olmalıdır. Bunun dışında implant operasyonuna has özel bir ağrı söz konusu olmadığı gibi sıradan bir diş çekimi sonrasında yaşanan basit rahatsızlıkların olması muhtemeldir. İmplantın yerleştirilmesinden sonra oluşabilecek sıradan ağrılar basitçe ağrı kesiciler ile rahatlıkla giderilebilir. Hastalarımızın 98% i operasyon sonrasında geçmiş zaman korkularının ne kadar yersiz olduğunu hissetmekle beraber, herhangi bir operasyon geçirmemiş kadar rahat olduklarını bildirmektedirler.

Whatsapp